Batroun Şehri - Lübnan
Batroun şehri, Beyrut’a yaklaşık 1 saat mesafede. Bu bölgede bulunan Chez Maguy adındaki bu restorana ülkenin ünlü gurmelerinin sürekli uğradığını öğrenince Lübnan seyahat planıma dahil etmemek olmazdı. Kayaların üstünde, deniz kenarında bir alana kurulmuş el emeği ve göz nuru salaş bir deniz ürünleri restoranı burası.
Bu yazılar da ilginizi çekebilir
Chez Maguy’un Hikayesi
Aslında her şey bir hayat mücadelesi içinde gelişmiş. Eşini kaybedince kendi ayakları üstünde durup, kızına bakmak zorunda olan bir annenin hayat hikayesi, zaman içinde büyük başarıya dönüşmüş.
Maguy, 1994 yılında balıkçılıkla başlamış bu işe. Sonrasında eş, dost, aileye mangal kurup yakaladıklarını pişirmeye başlamış. Restorandan gözüken küçük bir koydan avladıkları ilk malzemeleriymiş. Oldukça temel ve doğal malzemelerle hazırlamış menüsünü. Hemen her şey meşe kömüründe pişiyor ve oldukça temel marinasyonlar ve soslar kullanıyor. Bazı marinasyonlardaki sırrının süt kullanmak olduğunu ve bekleme süresinin 2-3 güne kadar çıktığını da kulağıma fısıldadı. Bu arada genç kızımız artık anneden bayrağı almaya hazır olduğunu ispatladı mutfakta. Her aşamayı ne kadar özenle hazırladığını görmenizi isterim.
Bana Menüyü Getirin !
Bir zamanların ünlü dizisi Avrupa Yakasındaki sahneyi hatırlayanlar var mıdır ? Aşırı yemek yemesi ile ünlü Şahika karakterinin dizinin bir bölümünde garsondan menüyü istediği sahne aklımdan hiç cıkmaz. Garson sipariş için menüyü getirir. Fakat Şahika’nın kastettiği menü kartı değil, menüdeki tüm yemeklerin siparişidir !
Chez Maguy’da aynı sahneyi canlandırdığımı itiraf edeyim. Haliyle önce menü geldi ama sonrasında bütün menüyü denemek istediğimi söyleyince restoran sahibinin yüzündeki ifadeyi görmek lazımdı. Tabi bir çok tabağı yarım porsiyon hazırlaması konusunda not düştüm. O nedenle porsiyonların bazıları gerçekte fotoğraflardaki kadar değiller.
Yengeç mangalda tam kıvamında pişmişti. Yanında gelen kabuk kırıcıyı genelde Fransa’da serviste sunarlar ki Beyrut’a da Orta Doğunun Paris’i yakıştırması yapılır. Eh burası da çok uzak sayılmazdı Paris’e.
Tuna karnı tam bir lokumdu. Ağzınıza attığınızda sadece erimesini bekliyorsunuz. Sashimi tekniğine bayıldım ve bu seyahat sonrası çokça yapmışlığım vardır. Zeytınyağı, küp taze zencefil, limon suyu ve susam yağında hazırlanmıştı.
Kabukluların iki farklı usulde servisini yaptılar. Biri tamamen yalın diğeri baharatlı ve sarımsaklıydı. İkisi de çok keyif verdi.
Karides, kalamar ve ahtapot yine lokum gibi ve marinasyonlarındaki fark anlaşılıyordu. Barbun klasik mangal ızgara geldi.
Günün sürprizi deniz ürünleri ile hazırlanmış Kebbe yani içli köfteydi. Ben gerçekten de çok yakıştırdım. Kalamar mürekkebi ile sotelenmiş mantar da çok iyi bir eşlikçi oldu açıkçası.
Yanıt Ver